3.12.14

Anlatımda Anlatıcının Tavrı

  1. Öznel Yargılı Cümleler:
    1. Yargılar kişiden kişiye değişir.
    2. Bu tür anlatımlar yoruma açıktır ve kanıtlanamaz.
    3. Örn: "Yahya Kemal'in en güzel şiiri "Sessiz Gemi"dir. 
  2. Nesnel Yargılı Cümleler:
    1. Doğruluğu veya yanlışlığı kişiden kişiye bağlı olarak değişmeyen yargılar nesnel yargılardır.
    2. Örn: "Bu kitabın 35. baskısının yapılması eleştirildi."
  3. Doğrudan Anlatım (düz anlatım) :
    1. Duygu ve düşüncelerin hiç değiştirilmeden sözü söyleyenden aynen olarak yazıya aktarılmasıdır.
    2. Örn: "Şair: 'Eserimin bu kadar beğenileceğini hiç düşünmemiştim.' dedi."
  4. Dolaylı Anlatım:
    1. Başkasına ait bir sözün bu sözü aktaran kişinin söyleyişine göre değiştirilerek aktarılmasıdır.
    2. Örn: "Şair eserinin beğenilmesini beklemediğini söyledi."
  5. Biçimce Olumlu Anlamca Olumsuz Cümleler:
    1. Örn: " Ayşe arkadaşını ne aradı ne sordu.
    2. Örnekte görüldüğü gibi hiçbir olumsuzluk eki olmadığı halde cümle olumsuzdur. Yani Ayşe arkadaşını aramadı ve sormadı diye bir mana çıkar.
  6. Biçimce Olumsuz Anlamca Olumlu Cümleler:
    1. Örn: " Hamza seni anlamıyor değilim."
    2. Örnekte görüldüğü gibi anlamıyor kelimesinde olumsuzluk eki var. Fakat cümle olumlu.
  7. Soru Cümlesi:
    1. Söylenen cümle cevap bekliyor olmalı.
    2. Örn: " Kaç yaşındasın?"
  8. Sözde Soru Cümlesi:
    1. Örn: "Bu yanlışı nasıl yapabildin?"
  9. Ünlem Cümleleri:
    1. Duygu bildiren cümlelerdir.
    2. Örn: "Hey, sen çabuk buraya gel!"
  10. Koşul Şart Anlamı İçeren Cümleler:
    1. (-se, -sa) eklerini içeren cümlelerdir.
    2. Beni dinlerseniz başarırsınız.
  11. Dilek (istek) Anlamı Veren Cümleler:
    1. (-a,-e) eklerini içeren cümlelerdir.
    2. Örn: "Akşama kadar seninle birlikte ders çalışalım."
  12. Gereklilik Anlamı Taşıyan Cümlelerdir:
    1. (-malı, -meli) eklerini içeren cümlelerdir.
    2. Örn: "Bu güzel havada pikniğe gitmeliyiz.
  13. Buyurma (emir) Anlamlı Cümleler:
    1. Örn: "Artık Susun!"
  14. Varsayım Anlamı Taşıyan Cümleler:
    1. Gerçekleşmemiş bir olayı gerçekleşmiş kabul ederek plan yapmak yada sonuca gitmektir.
    2. Örn: "Yarın tatil olacağını farzet ne yaparsın?"
  15. Yaklaşıklık Anlamı İçeren Cümleler:
    1. Hemen hemen, neredeyse gibi kelimelerin geçtiği cümlelerdir.
    2. Örn: "Hemen hemen bütün yazı çalışarak geçirmiş."
  16. Olasılık Anlamı Taşıyan Cümlelerdir:
    1. Gerçekleşebilir/gerçekleşmeyebilir.
    2. Örn: "Yarın tatile gidebiliriz."
  17. Neden-Sonuç İlgisiz (Nedensellik Bağıntısı) Kuran Cümleler:
    1. Örn: "Ödevini yapmadığı için eksi aldı."
  18. Amaç-Sonuç İlgisi Kuran Cümleler:
    1. Örn: "Sınıfını geçmek için çok çalıştı."
  19. Değerlendirme Cümlesi:
    1. Olumlu yada olumsuz değerlendirme yapılan cümlelerdir.
    2. Örn: "Annemin yaptığı bu kek o kadar güzeldi ki.
  20. Tanım Cümlesi:
    1. "Bu nedir?" Sorusunun yanıtı olan cümlelerdir.
    2. Örn: "Bir insanın iş yapmak için muhtaç olduğu şeye enerji denir."
  21. Beğeni-Eleştiri Cümlesi:
    1. Beğeni Örn: "Anlatımında konuşma dilinin inceliklerinden ustaca yararlanmış, kısa ve yoğun cümleler kurmuştur."
    2. Eleştiri Örn: "Sözcük seçimindeki özensizlik, çevirmenin metnin aslına bağlı kalmasındaki titizliğe gölge düşürüyor."

Anlatımın Ve Anlatıcının Amacı


Anlatıcının her zaman 5N-1K ile hareket etmesi kaçınılmazdır. Bu formül, iletmek istediğimizi netleştirir, somutlaştırır. Anlatımın temel nedeni de budur.

Her iletişimde olduğu gibi gönderici-alıcı, ileti-kanal ve şifre gibi iletişim ögelerinin işlevlerine göre anlatım şekillenir.
Her anlatımda anlatıcı ile okuyucu ya da dinleyici arasında bir ilişki vardır. Bu ilişki anlatımın amacını oluşturur.

İletiyi gönderene gönderici, ilet, gönderilene alıcı, göndericinin vermek istediği mesaja ileti, iletinin gönderilme şekline kanal, iletişimin gerçekleştiği ortama bağlam, alıcının iletiyi algılayarak verdiği cevaba ise dönüt denir.


Gönderici >>>> "kim ?, ne?" Sorularına cevap verir.
İleti          >>>> "Neyi?" Sorusuna cevap verir.
Kanal       >>>> "Nasıl?, Ne ile?" Sorularına cevap verir.
Alıcı        >>>> "Kime?, Neye?" Sorularına cevap verir.

2.12.14

Anlatımda Sınırlandırma

Gereksiz sözlerle dolu, plansız anlatımlar ve konuşmalar ilgiyi dağıtır ve iletişimi yok eder.
Örneğin; "Bir denizi bardağa dökersen bardağın alacağı yine bardak kadardır." Sözünü insanlar için düşündüğümüzde, her insanın da belli bir bilgiyi alma kapasitesi olduğunu söyleyebiliriz. Tenis veya voleybol sahalarında çizgiler olmasaydı bu oyunun kurallarını belirlemek, oyunu oynamak imkansız olurdu.

Anlatımda Tema ve Konu

Edebi eserlerde dile getirilen duygu, düşünce ve hayaldir. Temanın soyut olduğu belirtilir. Temanın belli bir bağlamda kişi, yer, zaman, ve durum bildiren dil birlikleriyle sınırlandırılması, somutlaştırılması, anlatılması ise konuyu oluşturur.
  • Söz ve yazıya dönüştürülecek her anlatım konudur. Aynı konuyu değişik sanatçı işler.



Tema Ve Konu Arasındaki İlişkiler:

  • Tema sınırlandırılıp somutlaştırılarak konu haline getirilir.
  • Tema genel, konu özel ve somuttur.
  • Konu, görmek ve izlemekle algılanabilir. Tema daha çok kavranılır.

1.12.14

Yazmaya Veya Konuşmaya Başlamadan Önce Yapılması Gerekenler:
  • Yazmaya başlamadan ve konuşma yapmadan önce yeni bilgilere ihtiyaç olup olmadığını belirlemek, bilgi toplamak, deneyimleri toplanan bilgilerle zenginleştirmek gerekir.
  • Yazı yazma ve konuşma hazırlamada; toplanan bilgilerin ve kişisel deneyimlerin, hazırlanacak metnin yazılış amacı ve hedef kitlesine göre düzenlenmesi gerekir.
  • Metinlerde genelden özele ya da özelden genele gidilebileceği dikkate alınmalıdır.
  • Metin, öyküleme ve öykünün anlatılmasına nereden, niçin ve nasıl başlanması gerektiği, olayın hangi noktalarının anlatılacağı, hangi kısımlardan farklı ifadeler tekrar edileceği, hangi kısımlarının okuyucu yada dinleyici tarafından belirleneceği önceden ortaya konmalıdır.
  • Her yazının; kendi düzeni, teması ve ifade biçimiyle kendi içinde anlamı olan organik bir bağ kurmalıdır.
  • Yazının inandırıcılığını güçlendirmek için başvurulan yöntemlerden biri de dipnotlara yer vermektir.
TARTIŞMA TÜRLERİ


Münazara:

  • Birer cümle halinde ifade edilen bir tezle antitezin, iki grup arasında bir hakem heyeti (jüri) huzurunda tartışıldığı konuşmalara münazara denir. Tartışmalarda yarışma kaygısı olmadığı halde, münazaralar birer fikir ve söz yarışmasıdır.
  • Tartışmalar için geçerli olan kurallar, münazaralar için de geçerlidir.
  • Bir başkan yönetiminde, jüri önünde yapılan münazarada gruplardaki konuşmacı sayısı bir ile dört arasında değişebilir. Her grup kendi grup sözcüsünü (veya başkanını) önceden belirler. Münazaranın uygulanış şekilleri arasında küçük farklılıklar olmakla birlikte grup sözcüleri sırasıyla gruptaki arkadaşlarını tanıtırlar ve konuyu hangi yönlerden ele alacaklarını belirtirler. Daha sonra grup üyeleri konuşmalarını yapar. Son olarak sözcüler savunmalarını yaparak münazarayı bitirirler. Jüri, konuşmacıların hazırlıklarını, savunmalarını ve konuşmadaki başarılarını göz önünde bulundurarak bir değerlendirme yapar ve galip tarafı belirler. Münazaralar genellikle sınıf ortamında yapılan tartışmalardır.
Bilgi Şöleni (Sempozyum):

  • Bir konunun çeşitli yönleri üzerinde, aynı oturumda, konunun uzmanı değişik kimseler tarafından (çoğunlukla akademik konularda) yapılan seri konuşmalara bilgi şöleni (sempozyum) denir.
  • Bilgi şöleni, diğer konuşma türlerine göre daha ilmi ve ciddi bir sohbet havası içinde geçer. Konuşmacılar, konuyu kendi ilgi alanları açısından ele alırlar. Mesela, Yunus Emre konulu bir bilgi şöleninde konuşmacılardan biri onun yaşadığı dönemdeki siyasi gelişmeleri ele alırken; bir başkası Yunus Emre'nin şiirlerindeki insan sevgisinden bahsedebilir.
  • Bilgi şöleninde amaç, konuyu tartışmak değil, uzmanları tarafından olumlu ve olumsuz yönleriyle değerlendirilerek konuya bir çözüm üretmektir. Konuşmaların sonunda oturum başkanı, konuyu özetler ve çıkan sonucu dinleyicilere aktarır.
  • Bilgi şölenini, oturum başkanı yönetir. Konuşmacı üyelerin sayısı üç ile altı arasında değişebilir.
  • Üyelerin konuşma süreleri genellikle beş dakikadan az, yirmi dakikadan çok olmaz. Bilgi şöleni, konunun önemine ve uzunluğuna göre oturumlar halinde, ayrı salonlarda birkaç gün boyunca da sürebilir. Bu nitelikteki konuşmalar genellikle akademik konularda olur.
Açık Oturum:

  • Geniş halk kitlelerini ilgilendiren bir konunun, uzmanlarınca bir başkan yönetiminde dinleyici grubu önünde tartışıldığı konuşmalara açık oturum denir. Açık oturum, büyük bir salonda dinleyiciler önünde yapılabileceği gibi stüdyoya davet edilen dinleyiciler önünde veya dinleyici grubu olmadan da radyoda ya da televizyonda yapılabilir.
  • Konuşmacı sayısının üç veya beş kişi olarak tespit edildiği açık oturumlarda başkan önce konuyu açıklar, sonra konuşmacıları tanıtır ve sırayla söz verir. Başkanın konu hakkında bilgi sahibi olması gerekir. Başkan, sırasıyla ve dönüşümlü olarak konuşmacılara sorular yöneltir, gerektiğinde kısa bir değerlendirme yapar. Tartışma boyunca tarafsız olmak, konuşmacılara verilen süreyi dengeli bir şekilde ayarlamak, tartışma kurallarının dışına çıkılmasını engellemek başkanın görevleri arasındadır. Açık oturumun süresi konuya göre ayarlanmalıdır.
Panel:

  • Toplumu ilgilendiren bir konunun dinleyiciler önünde, sohbet havası içinde, uzmanları tarafından tartışıldığı konuşmalara panel denir. Açık oturum ile panel özellikleri yönüyle birbirlerine çok benzerler. Hatta bazı kitaplarda panel ile açık oturum aynı konuşma türü olarak verilir. Arada sadece üslup farkı vardır.
  • Panelde amaç, bir konuda karara varmaktan ziyade sorunu çeşitli yönleriyle aydınlatmak, farklı görüşlerle farklı anlayışları ortaya koymaktır.
  • Panelde de bir başkan bulunur. Konuşmacı sayısı 3 ile 6 arasında değişebilir. Konuşmacılar, uzmanı oldukları konunun ayrı birer yönünü ele alırlar. Konuşmalar, açık oturumda olduğu gibi başkanın verdiği sıraya ve süreye göre yapılır.
  • Panelin sonunda, dinleyiciler panel üyelerine soru sorabilirler. Tartışma dinleyicilere de geçerse o zaman tartışma, forum şekline dönüşür.
Forum:

  • Bir başkanın yönetiminde, toplumu ilgilendiren bir konuda, farklı gruplardan oluşan dinleyicilerin söz sırası alarak konuşma kuralları içerisinde yaptıkları tartışmalara forum denir.
  • Forum, panelin devamında yapılacaksa başkan, panelin süresini bir saat; forumun süresini de yarım saat olarak sınırlayabilir. Bu durumda, panelden sonra forum yapılacağı konuşmalara başlanmadan duyurulmalıdır.
  • Forum, toplu tartışmaların başlı başına bir çeşidi sayılmamakla birlikte, dinleyicilerin konu üzerinde daha aktif ve farklı bakış açılarıyla düşünmelerini sağlar. Foruma davet edilen uzmanların görüşlerine de müracaat edilerek ortaya çıkabilecek yanlış anlayışların önüne geçilir.
  • Esasen forumda amaç belli kararlara varmak değil, konuyu değişik anlayışlarla, farklı boyutlarıyla ortaya koymaktır.
  • Forumda söz alan dinleyiciler, konuyla ilgisi olmayan özel sorunlarına değinmemelidir.
  • Sorular kısa, açık ve net olmalı, tartışma saygı kuralları içerisinde, kincilikten uzak, samimi bir hava içerisinde yapılmalı, tartışmadan beklenen amaca yardımcı olunmalıdır.

Sunumun Özellikleri

Sunum

Bir konunun, bir bildirinin, bir araştırma sonucunun dinleyicilere aktarılmasına sunum denir. Sunumda bir çalışma sonucunu açıklama, anket çalışmalarını ifade etme, bilgileri yenileme ve pekiştirme söz konusudur.
Birkaç kişiye veya bir salondaki kalabalığa yapılan sunumun amaçları arasında bilgi vermek, bilgileri yenilemek, bir araştırma veya anket çalışmasının sonuçlarını açıklamak, bilimsel bir araştırmaya katkıda bulunmak sayılabilir.

Sunumdan Önce Yapılması Gerekenler;
  • Sunusu yapılacak konu belirlenmelidir.
    • Konu toplumun ilgisini çekecek nitelikte olmalıdır.
  • Sunumu yapacak kişi;
    • Konuya hakim olmalıdır.
    • Farklı kaynaklardan hazırladığı slayt yada herhangi bir şey konunun dışına çıkmamalıdır.
    • Gereksiz ayrıntılardan uzak durmalıdır.
    • Slaytlarda yazdığı cümleler duru olmalıdır.
    • Sunumu yapacağı yere gitmeli orada prova yapmalı ve kullanacağı araç gereçleri kontrol etmelidir.
Sunum Sırasında Yapılması Gerekenler;
  • Sunumu yapacak kişi herkes geldikten ve araç gereçler kontrol edildikten sonra sunuma başlar.
  • İlk önce kendisini kısaca tanıtır.
  • Konu hakkında bilgi verir.
  • Sunum esnasında dili güzel ve akıcı kullanmaya dikkat eder.
  • Bunun yanında sunum yapan kişi ağır başlı, ciddi bir tutum sergilemeye özen göstermelidir.
  • Konuşmacı bahsettiği konularla slaytların eş samanlı olmasına özen göstermelidir.
Sunumdan Sonra Yapılması Gerekenler;
  • Dinleyicilerin soru sormasına fırsat verilmelidir.
  • Sorulan sorulara duru ve doyurucu cevaplar verilmelidir.
  • Soruyu soran kişiyle tartışmaya girilmemelidir.
Sunumda Kullanılacak Malzemeler
Etkili bir sunum, gücünü, konu kadar sunumda kullanılan teknik malzemelerden alır. Bu açıdan sunum yapılırken teknik araç gereçten mutlaka yararlanılmalıdır. Çünkü yazı tahtası, çok yapraklı pano, CD, disket, bilgisayar, projeksiyon cihazı, slayt makineleri, mikrofon gibi teknik araçlar ve görsellik konunun anlatılmasında ve anlaşılmasında çok etkilidir. Bu araç ve gereçler;
  • Konuşmaya olan ilgiyi artırır.
  • Dinleyicilerin, verilen bilgileri daha iyi algılamalarını sağlar.
  • Sunumu yapana, anlatımda zaman kazandırır.
  • Sunumdaki monotonluğu kırarak programa renklilik katar.
  • Sunum için slayt hazırlanırken şunlara dikkat edilmelidir.
  • Başlık slaytı hazırlanmalıdır.
  • Slaytlarda kısa ve öz anlatım tercih edilmelidir.
  • Aynı yazı karakteri kullanılmalıdır.
  • Gerektiğinde şekil, resim, grafik vs. kullanılmalıdır.